Telefon
Telegram
WhatsApp
İnstagram
Sık Sorulan Sorular

Sık Sorulan Sorular

3 yıl turistlik ikamet izni ile Türkiye'de ikamet ettim 3 yılda taşınmaz alımına dayalı ikamet izni aldım vatandaşlık almaya hak kazanır mıyım? Turistlik ikamet izni ile geçirilen süreler vatandaşlık süresinden sayılmaz. Dolayısı ile 2 yıl daha taşınmaza dayalı ikamet izni ile Türkiye'de ikamet etmeye devam edilirse vatandaşlık almaya hak kazanılabilir.  
Boşanma davalarında çocuk varsa çocuğun durumu ne olur?*Anlaşmalı boşanmada taraflar velayetin kimde kalacağı hususunda anlaşabilirler. Anlaşma açıkça çocuğun maddi ve manevi bütünlüğüne zarar verecek nitelikte değilse mahkeme bu anlaşmaya uygun hüküm kurar.*Taleple bağlı olmaksızın hakim müşterek çocuk için hem tedbir hem de iştirak nafakası ödenmesine hükmeder. Taraflar aralarında yapacakları herhangi bir protokol ile iştirak nafakasını tümden ya da geçici olarak ortadan kaldıramazlar.*Çocuk için ödenecek nafaka belirlenirken eşlerin mali durumu, çocuğun boşanmadan önce içinde bulunduğu sosyal çevre, çocuğun yaşı, aldığı eğitim gibi çok değişkenli etmenler birlikte değerlendirilerek hüküm kurulur. (Yani yan komşunuza çıkan nafaka ile aynı nafakanın size çıkacağının garantisi yoktur.)*Çocuğun velayeti hususunda taraflar anlaşamıyorlarsa eğer öncelikle çocuğun anne bakımına muhtaç yaşta olup olmadığı değerlendirilir. Anne bakımına muhtaç olan çocuğun velayetinin annede kalması esastır. Engelli çocukların devamlı anne bakımına muhtaç olduğu kabul edilir.*Velayeti almayan taraf için çocukla kişisel ilişki tesis edilir ve hangi günler ne kadar süre ile çocuğu göreceği hükme bağlanır. Yine çocuk çok küçükse, özel bir durum varsa ya da kişisel ilişki tesis edilecek ebeveynin çocuğun maddi ve/veya manevi bütünlüğüne zarar verme riski varsa kişisel ilişki tesis edilirken bu hususlar göz önüne alınır ve tamamen kaldırılması mümkün olduğu gibi “velayet sahibi ebeveynin gözetiminde” olacak şekilde de sınırlandırılabilir.*Velayet aile mahkemelerinin yetki alanındaysa da çocuğun üstün menfaatinin gözetilmesi gereği çocuk bir suçun mağduru ise çocuk mahkemeleri de her türlü tedbire ve velayete hükmedebilir.*Velayet, nafaka ve kişisel ilişki tesisine ilişkin kararların değişen şartlar göz önüne alınarak tarafların talebi doğrultusu da değiştirilmesi her zaman mümkündür.*Tarafların ortak velayet almaları da mümkündür.
Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmelerdir.Bilindiği üzere, taşınmazlarını kiraya veren ev sahipleri, kira alacağını garanti altına almak ve kira alacağını hızlı bir şekilde tahsil etmek için kiracılardan kira karşılığında çek veya senet almaktadır. Kiraya veren tarafından kira alacağına karşılık alınan çek ve senetler nedeni ile kiracılar mağdur olmakta ve fazladan ödeme yapmak zorunda kalabilmektedir.Kambiyo senedi olarak tanımlanan çek, senet ve bonolar Türk Ticaret Kanununda “belli miktarda bir parayı, belli bir tarihte, kayıtsız şartsız ödemeyi vaat eden belge.” olarak tanımlanmıştır. Kiracı tarafından, mülk sahibine verilen çek ve senetler her ne kadar kira alacağına istinaden teminat senedi olarak verilmiş ise de; kira sözleşmesinde unsurları belirtilmeden verilen çek ve senetlerle kiracılar ekstra bir ödeme yükü altına girmekte ve tahliye davaları ile karşı karşıya kalabilmektedir. Çünkü kira sözleşmesi ile yazılan borç ayrı bir borç, senette yazılan borç ise ayrı bir borçtur.Kira sözleşmesi ile birlikte senet imzalayan kiracılar ne yapmalıdır?Kira sözleşmesi ile birlikte senet imzalamak zorunda bırakılan kiracıların öncelikle kira alacağı karşılığında senet verdiklerini kira sözleşmesine açıkça yazmaları gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki; bahse konu senedin kira sözleşmesine istinaden verildiğini ispat etme zorunluluğu kiracıdadır. Kiracıların kira sözleşmesinde vermiş oldukları senetleri ayrıntılı bir şekilde yazmaları önem arz etmektedir.Diğer yandan kira sözleşmesine kira alacağı karşılığı vermiş oldukları senetleri yazmayan veya yazamayan kiracıların kira ödemelerini yaparken dikkat etmeleri gereken bir takım hususlar bulunmaktadır. Öncelikle; kiracı taraf, kira ödemelerini banka üzerinden yapıyor ise; kesinlikle hangi aya ilişkin kira ödemesini yaptığını açıkça yazmalıdır. Kira ödemesini banka üzerinden yapan kiracı, kira alacağına karşılık vermiş olduğu senedi mülk sahibinden teslim almak zorundadır. Unutulmamalıdır ki borcunu ödediğini ispat etme zorunluluğu kiracıya aittir.Kiracı kira ödemesini kiraya veren kişiye elden yapıyorsa sadece vermiş olduğu senedi alması yeterli olmayacaktır. Yukarıda da anlatıldığı üzere kira sözleşmesindeki borç ile senette yazan borçlar ayrı borçlardır. Sadece senedi iade alan kişi daha sonra kira borcunu ödediğini ispat edemeyecektir. Bu nedenle kira borcunu elden ödeyen kiracıların senedi aldıktan sonra kiraya verenden hangi ayın kirasını verdiğine dair adi yazılı bir evrak almaları yeterli olacaktır.Son olarak dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da; kira ödemelerinin kime yapılacağıdır. Kira ödemeleri yasal olarak kira sözleşmesinde kiraya veren kişiye veya onun yasal temsilcisine yapılması gerekmektedir. Kira ödemesinin kiraya veren kişinin yasal temsilcisi olmayan annesi, babası , oğlu, kızına veya bir başkasına yapılması hukuken geçerli bir ödeme olarak kabul edilmemektedir. Yasal temsilciye yapılmış ödemeler hukuken geçerli bir ödeme olmadığından kiracıların tahliye davaları ve icra takipleri ile karşı karşıya kalma ihtimalleri yüksektir. Bundan dolayı belirtilen hususlarda kiracıların dikkat etmeleri ve hukuki yardım almaları önem arz etmektedir. Antalya Avukat / Antalya Lawyer / Antalya Attorney / Sözleşme Avukatı / 
Boşanma Davası Nasıl Açılır?Taraflardan birinin veya her ikisinin boşanmak istediği durumlarda boşanma davası açılabilecektir. Öncelikle taraflar anlaşmalı boşanma davası ile mi çekişmeli boşanma davasılink ile mi boşanacağı konusunda karar vermelidir.Tarafların her ikisi de boşanmak istiyor ve boşanmanın tüm unsurlarında anlaşmışlar ise anlaşmalı boşanma tercih edebileceklerdir.Tarafların her ikisi de boşanmak istiyor ama boşanmanın diğer unsurlarında anlaşmamışlarsa veya yalnızca birisi boşanmak istiyor diğeri boşanmak istemiyorsa çekişmeli boşanma davası açılabilecektir.Taraflardan biri duruşmaya gitmezse ne olur?Taraflardan birinin veya her ikisinin duruşmaya gitmemesinin sonucu davanın türüne göre değişkenlik gösterir. Eğer görülen dava anlaşmalı boşanma davası ise ve taraflardan biri duruşmaya gitmediyse bu durumda anlaşmalı boşanma çekişmeli boşanmaya döner.Çünkü anlaşmalı boşanma davalarında hakim her iki tarafında duruşmaya gelerek beyanlarını almak isterGörülen dava çekişmeli boşanma davası ise boşanma davasına her iki tarafta gitmemişse veya kendilerini vekil tayin etmemişlerse dosya işlemden kaldırılacaktırMahkemeye gitmeden boşanma olur mu?Bu sorunun cevabı da boşanma davasının türüne göre değişkenlik gösterecektir. Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesi için tarafların duruşmaya katılımları şarttır. Çekişmeli boşanma davalarında ise taraflar kendine vekil tayin etmişlerse duruşmada tarafları vekil temsil edebilir.Tarafların vekille birlikte katılım zorunluluğu yoktur. Çekişmeli boşanma süreci zor ve yıpratıcı bir süreç olduğundan eşlerin birbirini görmek istememesi, psikolojilerinin olumsuz etkilenmemesi, yargılamanın doğru ve hızlı yürütülebilmesi için alanında uzman Avukatlar ile çalışmak tavsiye edilir. SD Hukuk ve Danışmanlık Bürosu alanında uzman avukatları ile Antalya avukat Sabire ALTUN TERLEMEZ ve Antalya Avukat Davut TERLEMEZ ile sizlere hizmet vermektedir.